Okumuş & Yavan / Geçmişte ve Günümüzde Seramiğin Kullanım Alanları JOURNAL OF ARTS E-ISSN: 2636-7718 Cilt:1, Sayı:2, 2018 Vol:1, Issue:2, 2018 http://ratingacademy.com.tr/ojs/index.php/arts/index RESĠM SANATINDA USTA ÇIRAK ĠLĠġKĠSĠ VE SANAT EĞĠTĠMĠNDEKĠ YERĠ THE RELATION OF MASTER AND APPRENTICE IN ART OF PAINTING AND ITS PLACE IN ART EDUCATION Dr. Öğr. Üyesi Ġsmail TETĠKÇĠ Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Resim İş Öğretmenliği Bölümü Bursa/TÜRKİYE, e-mail: ismailtetikci@gmail.com MAKALE BĠLGĠSĠ ÖZET Makale GeçmiĢi: GeliĢ:25 Mart2018 Kabul: 22 Mayıs 2018 Resim sanatı, öğrenme aşamasında bir ustadan öğrenme, ustaya bakma ya da deneyimleme ile farklı yöntemlerle; ancak hep benzer bir sistemle devam etmiştir. Rubens, Rönesans ustalarından; Van Dyck, Rubens’den; Jacques Louis David Antikete’den; 19. yüzyıldan sonra sanatçılar, birbirlerinden ya da geçmişten benzer veya zıt yöntemler kullanarak yoğun bir biçimde etkileşim içerisinde olmuşlardır. Batı anlayışına dönük Türk Resim Sanatı üzerinde ise realizm, empresyonizm, kübizm gibi akımların ve bu anlayışlardaki hocaların önemli etkileri bulunmaktadır. Bu çalışmada, Resim sanatı tarihindeki belirgin atölye ve sanatçı örnekleriyle, sanatçıların ustalardan ya da çağdaşlarından nasıl ve hangi şekilde etkilendiği, bu etkinin sanat ve sanat öğrenimlerine yansımaları üzerinde durulmuştur. Bu hedef doğrultusunda da Türk Resim Sanatındaki benzer veya ayrı yöntemler ele alınmaya çalışılmıştır. Böyle bir değerlendirme ile geçmişten günümüze sanat eğitimi ya da öğrenimi üzerinde durularak günümüz sanat eğitimi ve yöntemlerine ışık tutması hedeflenmektedir.. Anahtar Kelimeler: Resim Sanatı, Eğitim, Usta, Çırak, Atölye. DOI: 10.31566/arts.2018242271 ARTICLE INFO ABSTRACT Article History: Received: 25 March 2018 Accepted: 22 May 2018 Within the scope of Environmental Art of which first samples were put out in Painting art continued during learning phase with different methods such as learning from a master, watching the master or experiencing; But it has always with a similar system. Rubens, from Renaissance masters; Van Dyck, from Rubens; Jacques Louis from David Antique; After the 19th century, artists interacted extensively with each other or with the past using similar or opposite methods. On the Turkish art of painting towards western understanding, there are important influences such as Realism, Impressionism, Cubism, and the masters in these understandings. In this study, by examples of outstanding workshops and artists in the history of painting, it is emphasized that how and in what way the artists are influenced by masters and contemporaries and the reflection of this effect on art and arts education. In the direction of this goal, similar or separate methods of Turkish Painting were tried to be considered. With such an evaluation, it is aimed to shed light on today's art education and methods by focusing on past art education or learning. Keywords: Painting Art, Education, Master, Apprentice, Studio DOI: 10.31566/arts.2018242271 http://ratingacademy.com.tr/ojs/index.php/arts/index mailto:ismailtetikci@gmail.com TETİKCİ / Resim Sanatında Usta Çırak İlişkisi ve Türk Sanat Eğitimindeki Yeri Journal of Arts, Cilt / Volume:1, Sayı / Issue:2, 2018, 17-24 18 1. GİRİŞ Resim sanatı baĢlangıcından bu yana bir ustadan öğrenmeye dayalı olmuĢtur. Bulunduğumuz yüzyılda her ne kadar geleneksel atölye eğitimi değiĢikliler göstermiĢ olsa da temelde /ustadan öğrenme/ yöntemi hep devam etmiĢtir. Diğer birçok sanat ve zanaat dallarının doğası gereği usta-çırak iliĢkisi her daim var olmuĢtur. Çağlar boyu sanat her dönem bir öncekinden öğrendiklerinin üzerine ekleyerek devam etmiĢ veya öğrendiklerini yenileyerek, onlara karĢı çıkıĢla baĢka bir boyuta taĢınmıĢtır. Mısır sanatı, Yunan sanatını Yunan sanatı, Roma sanatını etkilemiĢtir. Benzer bir diyalogla Uygur minyatürü Selçuklu minyatürünü ve oda Osmanlı minyatür sanatını etkilemiĢtir. Kısaca gelenek köklerini hep kendinden öncekine yaslamıĢtır. 2. RESİM SANATINDA USTA ÇIRAK İLİŞKİSİ VE BATI SANAT EĞİTİMİNDEKİ YERİ Ortaçağ'da dinin baskın etkisiyle kendine has, inanılan bir dünya resmi izlenirken Rönesans çoğunlukla Antikite üzerinden hareket ederek dogmalarını oluĢturmuĢtur. KuĢaktan kuĢağa aktarımın baĢkahramanları ise atölye hocaları olmuĢtur. Giotto ve Masaccio gibi ustalar, nesiller sonra birçok yeni büyük ustanın yetiĢmesi için önemli temeller atmıĢlardır. Bu ustaların en önemlilerinden biri de Verrocchio’dur. O, Leonardo ve Botticelli gibi büyük ustaların hocası olmuĢtur. Birçok sanat atölyesinde olduğu gibi Verrocchio da kendi atölyesinde öğrencileriyle kolektif bir üretim içerisinde olmuĢtur. Ustanın kontrolünde her öğrenci birbirini tamamlayan farklı iĢler yapmaktaydılar. Birisi boya hazırlarken diğeri desen çizer ya da bir diğeri teknik iĢleri yapardı. Uzun yıllar içerisinde ustalaĢan bir baĢka öğrencisi ise resim ya da heykelin sonuçlanmasında ustayla birlikte çalıĢırdı. Bu birlikte üretimin güzel örneklerinden biri, Verrocchio ve öğrencisi Leonardo’nun yapmıĢ oldukları “Baptism of Christ” isimli resimdir (Resim-1) Resim 1. Andrea del Verrocchio, Leonardo da Vinci, Mesih’in Vaftisi, 1472-73, Uffizi Müzesi, Floransa Resim 2. Andrea del Verrocchio, Leonardo da Vinci, Mesih’in Vaftisi (detay) Ġsa’nın vaftiz edilmesini konu alan resimde sağda, Aziz John Ġsa’yı vaftiz ederken resmin solunda oturan iki melek bulunmaktadır. Bu meleklerden arkada olanını Verrocchio öndekini ise Leonardo yapmıĢtır. Leonardo bu resme yardım ederken henüz genç bir ressamdır. Resmettiği melek figürüyle hocasından daha farklı yenilikler yaptığı ve gelecekte de yapacağının ipuçlarını vermektedir. Leonardo’nun figürü hocasınınkinden daha hareketli TETİKCİ / Resim Sanatında Usta Çırak İlişkisi ve Türk Sanat Eğitimindeki Yeri Journal of Arts, Cilt / Volume:1, Sayı / Issue:2, 2018, 17-24 19 ve belli ölçüde ruhsal bir duyguyla yapılmıĢtır. Meleğin saçları, hareketindeki kıvrımlar ve figürün genel olarak oluĢturduğu kontroposto duruĢu ile Veroccio'nun resmini daha dinamik bir hale sokmuĢtur. Ayrıca melek figürünün ileri ve öne doğru hareketi karĢısında bulunan Aziz John figürüyle bir üçgen oluĢturacak biçimde kurgulanmıĢtır. (Wasserman, 1984: 48) Bu resim hem bir usta ile asistanının beraber yaptığı ve bize bu iliĢkinin boyutunu anlatan önemli çalıĢmalardan biri, hem de aynı zamanda öğrendiklerini geliĢtiren, değiĢtiren yenileyen büyük bir ustanın yetiĢmesini izlediğimiz bir resimdir. Atölye eğitimini ve usta çırak iliĢkisinin boyutlarını bize en iyi gösteren ustalardan biri de Ģüphesiz Rubens’dir. Barok ustası sanatçı, yapmıĢ olduğu çok sayıda baĢyapıtları ile bilinir. Çok geniĢ bir yelpazede sanat algısı olan Rubens, birçok önemli ressamın yetiĢmesinde yardımcı olmuĢtur. “Yetenekli birçok Flaman ressam onun yönetiminde çalıĢmak ve böylece ondan bir Ģeyler öğrenmekten gurur duyuyordu. Eğer, yeni bir yapıt sipariĢi, bir kiliseden ya da bir kral veya prensten geliyorsa, Rubens bazen sadece renkli bir taslak yapıyordu. (Nitekim, resim …, daha geniĢ bir kompozisyon için yaptığı böyle bir taslaktır.) Taslağı büyük tuvale geçirmek ise öğrencilerinin veya yardımcılarının göreviydi. Onlar, ustalarının taslağı doğrultusunda tüm yerleĢtirmeyi ve boyamayı yaptıktan sonra, Rubens eline fırçayı alıyor, Ģurada bir yüze dokunuyor, burada ipek bir giysiye fırçasını sürüyor veya çok Ģiddetli kontrastları yumuĢatıyordu.” (Gombrich, 1997: 398-400)” Sanatçının bazı öğrencileri en az kendisi kadar ünlü olmuĢtur. Onların baĢında da Van Dyck gelmektedir. “Rubens’in pek çok usta yardımcının görev aldığı bir atölyenin baĢında olması, çok sayıdaki sipariĢi karĢılayabilmesini sağlamıĢtır. Sanatçının baĢyardımcıları arasında bulunan Van DYCK 1617’de atölyeye girmiĢ ve bir süre çalıĢmıĢtır. 1620’de gerçekleĢtirilen Mızrak Darbesi (Resim-3) adlı yapıtta yer alan bazı figürlerin Van DYCK’ın çalıĢması olduğu sanılmaktadır. Kimi kompozisyonlarında yalnızca bazı bölümleri yardımcıları yaparken, bazı resimlerinin tümünü yardımcıları gerçekleĢtirmiĢ, ancak hepsini Rubens denetlemiĢtir.”(EczacıbaĢı Sanat Ansiklopedisi, 1997: 1590) Resim 3 :Peter Paul Rubens, The Coup de Lance, 429x311 cm, T.ÜY.B, Royal Güzel Sanatlar Müzesi , Antwerp, Belçika https://www.artble.com/artists/peter_paul_rubens TETİKCİ / Resim Sanatında Usta Çırak İlişkisi ve Türk Sanat Eğitimindeki Yeri Journal of Arts, Cilt / Volume:1, Sayı / Issue:2, 2018, 17-24 20 Rubens’i birçok ustadan ayıran önemli özelliklerinden biri de, kolektif iĢ üretme durumunda kimin hangi resme ne oranda ya da nasıl katkı sağladığını gizlememesidir. Eğer resmine baĢka biri bir Ģeyler eklemiĢ ise o bu yapılanları gizlememiĢtir. Atölyede usta çırak iliĢkisinin dıĢında en önemli meselelerden biride akımların ve dönemlerin genel özelliklerinin dıĢında, bir sanatçının oluĢturduğu yeni dünyanın, kendinden sonra gelen birçok önemli ressam tarafından takip edilmesidir. Bu öğrenme biçimi ressamın ressamdan değil eserlerinden öğrenmesidir. Sanat tarihinde “Caravagio’culuk” olarak da bilinen Caravaggio’nun resim anlayıĢını, onun açık-koyuya dayalı biçimsel yapısını devam ettiren sayısız büyük sanatçı bulunmaktadır. IĢığı alıĢılmıĢın dıĢında kullanıĢı çağdaĢlarında ve izleyen yüzyıllarda baĢka sanatçılarda da hayranlık uyandırmıĢtır. Georges de la Tour gibi Fransız sanatçılar, özelliklede 17. yüzyılda Roma’da bulunan Hollandalı ressamlar Caravaggio’nun üslubunu öylesine benimsemiĢlerdir ki, çağdaĢları tarafından bile artık “Caravaggio’cular” ya da “Caravaggio Ekolü” olarak adlandırılıyorlardı. Çoğu ekolün onu meydana getiren ressam ya da ressamlardan çok daha sonra orataya çıktığı düĢünülürse, bu gerçekten de ĢaĢırtıcı bir geliĢmeydi. Caravaggio hayattayken, Hollandalı Carel van Mander günümüzde Roma’da yaĢayan Ġtalyan sanatçıları isimli bir kitap yayımladı. Eserde küçük bir bölümde genç ressam Caravaggio’ya ayrılmıĢtı. Caravaggio’nun üslubunun geniĢ sanatçılar arasında oldukça fazla taklitçisi bulunduğu not edilmiĢti. (Krausse, 2005: 35) Resim 4: Caravaggio, Azizi Thomas’ın Mucizesi, TÜYB, 107x146.1 cm, 1601, Yeni Saray , Postdam Resim 5: Georges de La Tour, Yeni Doğan Çocuk, TÜYB, 76 x 91 cm, Rennes, Musée des Beaux Arts Büyük ustaların birçoğu Caravaggio’dan farklı değildir aslında az ya da çok sanat tarihine benzer etkileri bulunmaktadır. 1900’lü yıllarda Cezanne'nin geometriye dayalı anlayıĢı sonrasında Picasso’nun oluĢturduğu kübist dünya ve onu takip eden Post-Kübistler. Benzer biçimde Kandinsky’nin Soyut dünyası ve onun etkiledikleri gibi bütün sanat tarihi bu ve buna benzer örneklerle doludur. Ancak usta ve öğrencisinin kolektif iĢ üretmesi durumu farklı bir sanat eseri algısı ortaya çıkarmaktadır. 3. RESİM SANATINDA USTA ÇIRAK İLİŞKİSİ VE TÜRK SANAT EĞİTİMİNDEKİ YERİ Geleneksel Türk Sanatlarında da kolektif eser üretme oldukça fazla bulunmaktadır. Bunun sebeplerinden biri usta ve öğrenci arasındaki yakın diyalog halidir. Uzun yıllar süren Geleneksel Türk Sanatları eğitiminin kendine has bir geleneği bulunmaktadır. Bu sanatlar arasında hat, tezhip, minyatür, ebru, çini gibi çok özel alanlar bulunmaktadır. Ustadan icazet alıncaya dek imza kullanamayan öğrenci birçok eserde hocasıyla beraber çalıĢmaktadır. Bu iliĢki öğrencinin icazet alıp usta olmasından sonra da belli ölçüde devam etmektedir. TETİKCİ / Resim Sanatında Usta Çırak İlişkisi ve Türk Sanat Eğitimindeki Yeri Journal of Arts, Cilt / Volume:1, Sayı / Issue:2, 2018, 17-24 21 Geleneksel sanatlar arasındaki karĢılıklı birbirini tamamlama gerekliliği, eserin altına birden fazla ismin yazılmasına da sebep olmaktadır. Çünkü hattat yazıyı yazdıktan sonra bir baĢka sanatçı olan ebrucu ya da tezhip ustası hattın etrafını bezer. Hatta bazen hem hat hem ebru hem de tezhip bir arada kullanılır. Dolayısıyla eserin altında üç ustanın da ismi yazılmalıdır. Özellikle Klasik Osmanlı döneminde bu tür sanat eylemleri kurumsallaĢmıĢ teĢkilatlar tarafından organize edilmekteydi. Bunların baĢında NakkaĢhane ve Ehli Hiref TeĢkilatı gelmekteydi. “NakkaĢhanelerde hazırlanan yazma eserler, tek bir sanatkârın değil, pek çok kiĢinin emeği ile bezenirdi. Bugün müze ve kütüphanelerimizi dolduran yazma eserlerin kısa sürede tezhip edilmesi bu Ģekilde sağlanmıĢtır. NakkaĢhanede çalıĢan ve “Ehli Hiref” (Saray sanatkârları topluluğu) olarak adlandırılan teĢkilâtın zamanımıza gelen en eski defteri (Hicri)- 932/ (Miladi)1526 tarihlidir. Bu teĢkilâtın en önemli bölüklerinden biri olan nakkaĢlar, yalnız kitap sanatıyla ilgili faaliyetlerle sınırlı kalmaz; saray köĢklerinin ve sâir binaların kalemiĢi, çini ve maden iĢleri desenlerini de hazırlar ve tatbik ederlerdi. Saray akkaĢlarına ait bu desenlerin, Osmanlı eyâletlerinde bulunan ilgililere iletilip oralarda da doğru olarak uygulanması sağlanır, hattâ mahallinde iĢleyecek usta bulunmadığı takdirde desenle beraber sanatkâr da gönderilirdi. Osmanlı sanatında görülen ve asırlar boyu süren üslûp birliği ve beraberliği böylelikle korunmuĢtur. Her nakkaĢhanede en kıdemli ve mahir olan usta, sernakkaĢ olarak seçilir ve buradan sorumlu olur. NakkaĢhanelere “uygulama okulu” da denebilir. Ehli Hiref TeĢkilâtı mensupları yevmiye üzerinden üç ayda bir maaĢ alırlardı. Bütün çalıĢanların aldıkları maaĢ ve terfiler, maaĢ defterine yazılırdı. Eser yapımının yoğun olduğu esnada yapılacak iĢe ehli hiref içindeki yetenekli kimseler kâfi gelmezse, çarĢı esnafı arasından ücreti karĢılığında ustalar, sarayda çalıĢtırılırdı. Saray NakkaĢhanesi’nde çalıĢmaya baĢlayan her sanatkâr, ehli hiref’e bağlı olsun veya olmasın, buranın hizmetinde ve idarenin istediği doğrultuda eser vermek zorundaydı. Ancak Saray, kabul edilebilecek yeniliklere de müsamahayla bakar ve sanatkârı hür bırakırdı.” (Derman,14.08.2017: Osmanlı Tezhibine Genel Bir BakıĢ http://www.obarsiv.com/e_voyvoda_0607.html ) Osmanlı döneminde batı sanatıyla tanıĢıklık önce saraya gelen batılı sanatçılarla sınırlıydı. BatılılaĢma hareketleri ve Avrupa ile sanattaki karĢılıklı diyalogların geliĢmesiyle, resim eğitimi almak için yurtdıĢına öğrenciler gönderilmiĢtir. Osmanlı Devleti’nin Avrupa Ülkeleriyle yaptıkları karĢılıklı öğrenci değiĢimi anlaĢmaları sonucunda sanat eğitimi almak için birçok kiĢi baĢta Fransa olmak üzere farklı ülkelere gönderilmiĢtir. Bu öğrencilerin en önemlilerinin baĢında Osman Hamdi, ġeker Ahmet PaĢa, Süleyman Seyyit gibi isimler gelmektedir. Bu isimlerden biri olan ġeker Ahmet PaĢa: Ağır baĢlı, uysal, saygılı kiĢiliğiyle bilinen Ahmet Ali Efendi (ġeker Ahmet PaĢa), Paris’te G.Boulanger ve L. Gerome gibi akademik ve resmi ressamların yanında sekiz yıla yakın bir süre çalıĢtı. (Renda; 1144-115) Uzun bir süre iki önemli ustadan eğitim almıĢ olan ġeker Ahmet PaĢa bu akademik öğretiye ülkesine döndükten sonra doğunun tinsel ruhunu eklemiĢ, belki biraz naif etkide resimler yapmıĢtır. Onun hocalarından edindiği akademik becerisini kendi portresinden görmek mümkündür (Resim-6). Kendine has doğa izlemi ise daha sonradan John Berger’in de üzerine bir makale yazmıĢ olduğu “Orman” (Resim-7) isimli resimden rahatlıkla okunabilir. TETİKCİ / Resim Sanatında Usta Çırak İlişkisi ve Türk Sanat Eğitimindeki Yeri Journal of Arts, Cilt / Volume:1, Sayı / Issue:2, 2018, 17-24 22 Resim-6 ġeker Ahmet PaĢa; Orman, TÜYB, 140x181 cm, Ġstanbul Resim Heykel Müzesi Resim-7 ġeker Ahmet PaĢa; Kendi Portresi, TÜYB, 1880’ler, 118x85 cm, Ġstanbul Resim Heykel Müzesi ġeker Ahmet PaĢa gibi Boulanger ve Gerome’nin öğrencisi olmuĢ diğer bir isimde Osman Hamdi Bey’dir. Asker kökenli olmayan Osman Hamdi ressamlığının yanı sıra oldukça önemli bir kültür adamıydı. Yaptığı arkeolojik kazılarda elde ettiği bulgularla, Arkeloji Müzesi’nin yapılmasına önayak olmasıyla, Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi’ni kurmakla ve daha birçok çalıĢmalarıyla Osman Hamdi kültür ve sanat ortamına büyük katkılarda bulunmuĢtur. (Tetikci,2010;46) Osman Hamdi Bey’in Resimlerinde özellikle hocası Gerome’un öğretisini daha çok izlemek mümkündür. Gerome’nin yetenekli öğrencisi olan sanatçı, içerden bir bakıĢla oryantalist etkide ancak oldukça gerçekçi bir Osmanlı dünyası resmetmiĢtir. Osman Hamdi Bey için Batı anlayıĢında Türk Sanat Eğitiminin temellerini atmıĢ kiĢidir demek mümkündür. Çünkü bugünkü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi yani ilk kurulduğunda ismi Sanayi- i Nefise Mektebi olan okulun kurucusudur. Bir çok alanda etkin ve ilkleri gerçekleĢtiren sanatçı inkar edilemez biçimde Türk Sanat Eğitiminin en önemli isimlerinden biri olmuĢtur. Resim-8: Osman Hamdi; Türbede, 1908, TÜYB, 124x93 cm Resim-9: Jean-Léon Gérôme, TÜYB, 54.6 x 62.9 cm,1884 yada daha erken TETİKCİ / Resim Sanatında Usta Çırak İlişkisi ve Türk Sanat Eğitimindeki Yeri Journal of Arts, Cilt / Volume:1, Sayı / Issue:2, 2018, 17-24 23 ġeker Ahmet PaĢa, Osman Hamdi Bey ve Sami Yetik aldıkları eğitimi ülkelerinde büyük bir etki yaratacak biçimde devam ettirdiler. Birçok yerde hocalık yaptılar ve öğrenci yetiĢtirdiler. Sonrasında birçok önemli isim benzer biçimde yurt dıĢında eğitim almaya gönderilmiĢ geldiklerinde hocalarından öğrendikleri ve dönemin etkili olan akımının yansımalarını Türk Resmine eklemiĢlerdir. Bunların arasında Çallı KuĢağı, D Grubu, Yeniler Grubu ve birçok birliktelikten bahsetmek mümkündür. Çallı KuĢağı Ressamları Empresyonizm’ in etkisindeyken D Grubu Ressamları daha çok geometrik ya da kübist etkide eser üretmiĢlerdir. Günümüzde de bu devam eden hoca öğrenci arasındaki eğitimin belirleyiciliği, bir veya birkaç akımın sanatçının üreminde baĢat elemanlar olması gerçeği yadsınamaz. 4. SONUÇ Resim Sanatı Tarihi ile ilgili her yeni inceleme birbirinden farklı birçok bağlantıyı ve insana dair olan sanat iliĢkilerini ortaya koymaktadır. Birbirine benzermiĢ gibi duran Ģeylerin aslında bazen çok belirgin bazen de çok ince farklılıklarla bambaĢka oldukları anlaĢılmaktadır. Tıpkı insana dair yapılan her incelemenin sanki daha önce hiç tanımadığımız bir varlığı ilk defa inceliyormuĢuz izlenimi uyandırması gibi. Bunun nedeni her insanın belli ortak sebeplerle aynı olmasına karĢın aslından her bir insanın bambaĢka bir yenidünya oluĢudur. Resim sanatında da bunun paraleli gibidir. Her bir usta her bir akım kendi öğretisini devam ettiren sanatçılarla var olmuĢtur. Ancak her bir sanatçı aynı ortak paydayı paylaĢsalar dahi bizlere yepyeni bir dünya teklifinde bulunmuĢlardır. Verroccio öğrencilerine kendi öğretisi doğrultusunda eğitim vermiĢtir. Ancak Leonardo yepyeni bir dünyanın kapısını aralamıĢtır ki; o Yüksek Rönesans’tır. Aslında temelde aynı sanatsal dogmalar üzerinden hareket etmiĢ olmalarına rağmen Leonardo var olanların üzerine yepyeni bilgiler ekleyebilmiĢtir. Çok katı kurallarla devam eden hatta kurumsal kuralları olan Geleneksel Türk Sanatları belki çok uzun yıllar almıĢ olmasına rağmen hep üzerine ekleyerek devam etmiĢtir. Bütün bu kuralcı ya da atölye sistemine dayalı olan klasik sanat eğitimi aslında geleceğin ve de günümüz sanatının oluĢmasının en doğal sebebi olmuĢtur. Çünkü doyuma ulaĢması, kendini tekrar noktasına gelmiĢ olabilmesi için onu kabullenip, öğretiyi devam ettiren sanatçılara ihtiyacı vardır. Doyum noktasına ulaĢan her akım ya da öğreti karĢısında onu reddeden yeni bir akımın ya da dönemin doğmasına sebep olmuĢtur. Bu birliktelik ve karĢı çıkıĢlar aslında Sanat Eğitiminin de kendisi olmuĢtur. Hoca öğrenciyi yetiĢtirir veya ona öğretir, öğrenci kabullenir veya reddedip devam eder. Hoca olduğunda da kendisini kabul eden veya onu reddeden öğrencilerinin olabileceği gibi. Benzer durum sanat akımları içinde geçerlidir. TETİKCİ / Resim Sanatında Usta Çırak İlişkisi ve Türk Sanat Eğitimindeki Yeri Journal of Arts, Cilt / Volume:1, Sayı / Issue:2, 2018, 17-24 24 KAYNAKÇA DERMAN, Ç., Osmanlı Tezhibine Genel Bir BakıĢ http://www.obarsiv.com/e_voyvoda_0607.html (EriĢim Tarihi: 14.08.2017) EczacıbaĢı Sanat Ansiklopedisi (1997), YEM Yayınları, 1,2,3. Cilt, Ġstanbul GĠRAY, K., “Mimar Sinan Üniversitesi Ġstanbul Resim ve Heykel Müzesi Koleksiyonu’ n dan Örneklerle Manzara”, Türkiye ĠĢ Bankası Yayınları, Ġstanbul GOMBRĠCH, E.H. (1997), Sanatın Öyküsü, Remzi Kitabevi, Ġstanbul KRAUSSE, A.-C., (2005), Rönesans’tan Günümüze Resim Sanatının Öyküsü, çev: Dilek Zaptcıoğlu,Literatür Yayıncılık ÖZSEZGĠN, K. (1998), Cumhuriyet’in 75. Yılında Türk Resmi, Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, Ġstanbul RENDA, G., (1977), BatılılaĢma Döneminde Türk Resim Sanatı, Hacettepe Üniversitesi Yayınları, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara RENDA, G.-EROL, T., BaĢlangıcından bugüne ÇağdaĢ Türk Resim Sanatı Tarihi, Cilt 1, Tiglat Basımevi, Ġstanbul TANSUĞ,S., ÇağdaĢ Türk Sanatı, Remzi Kitabevi,3. Basım,1993, Ġstanbul TETĠKCĠ, Ġ., (2010), Batı AnlayıĢına Dönük Türk Resim Sanatında Doğa Ġnsan ĠliĢkisi, sanatta yeterlik eser metni, MSGSÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ġstanbul WASSERMAN,J., (1984), Leonardo Da Vinci, Hanry N. Abrams puplished, New York